29 Temmuz 2008 Salı

Batman The Dark Knight

Sonunda beklenen Batman filmi vizyona girdi ve hayranlarının beğenisine sunuldu. Film daha montajlanmadan Heath Ledger'ın ölmesi hayranları çok heyecanlandırmıştı ve daha da bir hırsla bekleme süreci geçirildi. Açık söyleyeyim, fragmanlarda gördüğüm ve kahkahalarını duyduğum Joker tiplemesinden çok etkilenmiştim. Filmde daha uzun uzun seyredip irdeleyince aynı etkiyi yapmadığına kanaat getirdim. Herkes çok sevmiş, acayip bayılmış Ledger'a, ki çok başarılı. Ama fragmanlardaki o kısa süren ve en güzel repliklerden alınan parçalar daha çok etkiliyor insanı...Jack Nicholson ile Ledger'ın Jokerini kıyaslamak moda olduğu üzere ben de bunu yapayım. Kesinlikle Nicholson'dan daha iyi. Yaşlı kalıyordu o role, Joker daha genç ve biraz da sevimli kaçmıştı. Ledger tam oldu diye düşünüyorum. Serinin devam filmlerinde oynayıp çıtayı daha yukarı yükseltecekken öteki tarafa gitmesi üzücü oldu. Aslında bu rol için bir kişi daha uygun bence. Kendisini biraz sulu bulabilirsiniz fakat Batman Forever'daki Riddler, "aslında" Joker değildi de, neydi?
Batman'in geri planda kalması ve two face'in erken harcanması da filmin eksileri. Tommy Lee Jones geldi aklıma, tam bir soytarıydı, o kıyafetler falan...Gerçekten çok güzel bir Dent bulup da harcamak acı olmuş. Ledger'ın gerçek hayatta ölmesi gibi o da sanal olarak harcanmış. İnşallah 3. bölümden önce de Bale ölmez. Keaton'dan sonra en iyi dolduran o oldu. Yakışıklı olması da çizgi romanla daha iyi örtüşmesini sağladı.Zira Keaton biraz "hımbıl" bir tip, Wayne tam bir zengin piçidir, Christian Bale gibi koluna 2 değil 3 hatun takarak baloya girmesi absürd olur değil mi?
İnsanlarda Robin düşmanlığı seziyorum forumlarda yorumları okudukça...Neden bilmiyorum ama Batman Forever ve sonraki filmde de oynayan eleman -adını şimdi hatırlayamadım- oldukça iyi iş çıkartmıştı. Kostümü falan da en azından palyaço gibi değildi. Çizgiromanda Batman'e bak bir de Robin'e...Masa örtüsü artıklarından yapılmış gibi, yazıktır...Seriye robin'in de katılması hoşuma giderdi, en azından şizofrenliğine biraz gem vururdu Wayne...

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Sağolasın warez

Sonunda yıllardır aradığım filmi buldum. Filmi ilk kez TRT pazar sabahı sinema kuşağında seyretmiştim, çocuktum, o zamanın efektleri bile büyüleyici geliyordu. Filmin adı "Devlerin Savaşı" idi, konus ise Zeus meus, medusa falandı. Tabii insan filmi 1 kez izleyince etkisinden kurtulamıyor. Dün filmi warez-bb.org'dan indirdim. Bu kadar süredir filmi bulamammın sebebi orijinal ismini bilemememdi. Şimdi diyeceksiniz ki ingilizce yok mu bilader? var ama nerden bileyim TRT'nin aslına sadık çeviri yaptığını? bu arada filmi tam seyretmedim, hızlı ileri modunda daha çekilir geldi. Zira efektler kötü (dönemine göre züper), oyunculuk rezil (dönemine göre züper) vb... neyse en sonunda bir uhdemi (bir tane daha sıkıntılı uhde vardı ama onu çözeli 2 yıl oldu) daha yerine getirmenin bahtiyarlığıyla yattım dün gece, ama uyuyamadım...Ha sorarsanız, evet bence Clash of the titans'ı izleyin canlar...

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Dün gece Star'da Tanyeli'yi gördüm

Gece vakti insan biraz yorgunluk atmak için TV karşısında pinekliyor. Bu zaman dilimi uyumadan önce geçirilen hassas bir periyod. Benim düştüğüm hataya düşüp de evlilik dansı adı verilmiş osuruktan programı açtıysanız siz de programdaki ek rezilliklerin yanında Tanyeli'yi görmüşsünüzdür. Önce dans falan eder, iki gerdan kırar bir saçını savurur sonra siktir olup gider mantığı ile Pınar Altuğ'un (ona sonra geleceğiz) takdimini dinledim. En sonunda şarkı söyleyeceğini belirtince "hö?" efektimle izlemeye koyuldum. Bir kaç saniye sonra elemenın kalas gibi olmuş bacakları ile yaptığı garip dans şovu ve senkronu asla tutturamaması sayesinde verdiğim kararın yanlış olduğunu anladım. O koreografiyi kim yaptı bilmiyorum ama acelesi olduğu belli. Tanyeli eski esnekliği kalmadığı için sadece saçlarını sallamakla yetindi, arada da yanlışlıkla şarkının nakaratına başlamaya çalıştı, zamanı gelmeden. Asıl kötü olan ise "cüri"deki elemenların yorumlarıydı. Hepsi de çok beğenmişlerdi, zaten hepsi de Tanyeli'nin eski dostlarıydı. Belki ben de onlar gibi yorum yapardım, eski dostumu üzmemek adına, bu da bir ikiyüzlülük gerçi. Bir anda telefona canlı yayına bağlanıp Tanyeli'ye çoluğuna çocuğuna dönmesi ve ev işleri, ahşap boyamayla falan uğraşmasını, yok hayatında heyecan istiyorsa Şili ya da Bolivya'da halk kurtuluş ordusuna katılıp dağa çıkmasını, eli silah tutabiliyorsa çatışmalara girmesini ve mümkünse kahramanca ölmesini, silah tutamıyorsa da gerilleya moral gecelerinde şarkı söylemeden sadece dans etmesini, ekstralar içinde para talep etmemesini önermek istedim...Sonra vazgeçtim.

8 Temmuz 2008 Salı

İbrahim İbrahim'e karşı

Sonunda bazı dualarım kabul oldu ve iki (2) işe yaramaz, ya da şöyle desem daha doğru, bir işe yaramaz ile bir güvenilmez oyuncumuz birbirine yumrukla tekmeyle girişip kendilerini kadro dışı bıraktırdılar.Evet, başardılar. Yıllardır beşiktaş'ı destekleyen şahısların dileyip de bulamadıkları "okazyon"*gerçek oldu. Kendilerini kovdurdular, tıpkı sünnet olmak istemeyen çocuğun belki kendi düşer demesi gibi...Evet, kendileri düştüler...

*İngilizce, Fatih Terim lehçesi ile olay, oluş anlamında (o-kaz-ion)